TCMB Başkanı Fatih Karahan, 2024’ün ikinci Enflasyon Raporu Tanıtım Toplantısı’nda yer aldı. Karahan, fiyat istikrarını sağlamak adına ellerinden geleni yapacaklarını vurgulayarak, “Bu doğrultuda, 2023 Haziran’ından itibaren güçlü bir para sıkılaştırması uyguluyoruz. Fiyatlamaları ve enflasyon beklentilerini yakından takip ediyoruz. Enflasyon, hedeflerimize uyumlu seviyelere inene kadar sıkı para politikası duruşumuzu korumaya kararlıyız. Enflasyonun kalıcı bir şekilde bozulmasına izin vermemekte kararlıyız” şeklinde konuştu.
Karahan, son zamanlarda yıllık enflasyonun yukarı yönlü bir seyir izlediğini belirtti. “Son 3 ayda, enflasyonun tahminlerimizin üzerinde seyrettiğini görmekteyiz. Tüketici enflasyonu nisan ayında, önceki tahminlerimizin 0,9 puan üzerinde yüzde 69,8 olarak gerçekleşti” dedi. Karahan, enflasyonun ana eğiliminin azaldığını ancak geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi ve ücret güncellemelerinin etkisiyle ocak ayında artışa döndüğünü ifade etti. Gıda fiyatlarında son 3 ayda güçlü artışlar yaşandığını, özellikle kırmızı et fiyatlarının öne çıktığını belirtti. Karahan ayrıca, 12 ve 24 ay sonrası enflasyon beklentilerinin gerilediğini ancak yıl sonu beklentilerinin tahminlerinin üzerinde seyrettiğini dile getirdi. Tahminlerin aksine, yılın ilk çeyreğinde toplam talep koşullarının güçlü olduğunu ve kredi kullanımında artış yaşandığını söyledi. Reel ücretlerdeki artışın ise yurt içi talep koşullarını desteklediğini belirtti.
Karahan, gıda fiyatlarının artmasının enflasyon beklentilerini etkilediğini belirtti. “Gıda fiyatlarındaki süregelen yüksek artışlar lokanta ve otel fiyatlarını olumsuz yönde etkiliyor. Bu durumda, hizmet enflasyonu aylık bazda yavaşlasa da genel olarak yüksek bir seyir izliyor” dedi. Karahan, hizmet enflasyonunu yüksek ve görece düşük ataleti olanlar olmak üzere iki kategoriye ayırdıklarını ve yüksek seyri sürükleyen bileşenin “Ataleti yüksek olan kalemler” olduğunu belirtti. Diğer taraftan, bu kalemlerdeki enflasyonun son dönemde yavaşladığını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi. Yüksek seyirdeki önemli bir faktörün kiralar olduğunu belirten Karahan, konut piyasasındaki gelişmeleri öncü gösterge olarak yakından takip ettiklerini söyledi. Enflasyondan korunma amaçlı artan talep ve depremin neden olduğu arz-talep dengesizlikleri konut fiyatlarında yüksek oranlı artışlara neden olmuştu. Bu gelişmelerin etkilerinin kiralara gecikmeli ve belirgin bir şekilde yansıdığını ifade eden Karahan, parasal sıkılaştırma sonrasında konut fiyatlarındaki artış hızının önemli ölçüde yavaşladığını belirtti.
Karahan, enflasyondaki artışı kontrol altına almak için parasal sıkılaştırma sürecinin başladığını vurgulayarak, “Bu çerçevede, politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye yükselttik. Mart ayında ise teknik bir ayarlama olarak faiz koridorunu genişlettik” dedi. Ayrıca, ekonomik birimler arasındaki beklentilerdeki farklılaşma ve olası oynaklıklara karşı etkin bir parasal aktarım sağlamak için makro ihtiyati politikaları devam ettirdiklerini ifade etti. Bu bağlamda, iç talepteki dengeyi desteklemek amacıyla Türk lirası ticari ve ihtiyaç kredisi büyüme sınırlarını yüzde 2’ye indirirken, kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık uygulamasını getirdiklerini belirtti ve menkul kıymet tesisini kaldırdıklarını açıkladı. Ayrıca, kredi kartı azami faiz oranlarını artırdıklarını dile getirdi. Parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek ve Türk lirası mevduatın payını artırmak için hedeflere bağlı olarak Türk lirası zorunlu karşılıklara faiz ödemesine başladıklarını, TL mevduat payı artış hedeflerini güncellediklerini belirtti.
“Orta vadeli tahminler yaparken, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar, para politikasındaki sıkı duruşun devam edeceği ve ekonomi politikalarındaki eş güdümün korunacağı bir yaklaşım benimsedik. Bu doğrultuda, 2024 yıl sonu enflasyon tahminini 2 puan yukarı revize ederek yüzde 38’e getirdik. 2025 ve 2026 tahminlerini ise sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 9 seviyesinde sabit tuttuk. Orta vadede enflasyonun yüzde 5’te istikrar kazanmasını hedefliyoruz. Tahmin aralıklarının alt ve üst sınırları da 2024 için yüzde 34 ve 42, 2025 için ise yüzde 7 ve 21 olarak belirlendi. 25 metreküp bedelsiz doğal gaz kullanımı düzenlemesinin sona ermesi, mayıs ayında aylık enflasyonu 0,7 puan yukarı çekecek. Ayrıca, olumsuz baz etkisiyle mayıs ayında enflasyonun zirveye ulaşması bekleniyor. Bu sayede, politika iletişiminde sıkça vurguladığımız geçiş dönemi sona erecek. Para politikasındaki kararlı duruşumuz, yurt içi talebin dengeye gelmesi, Türk lirasının reel değer kazanması ve enflasyon beklentilerindeki iyileşme ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecektir. Bu da yılın geri kalanında enflasyonun istikrarlı bir şekilde azalacağı bir döneme girişimizi sağlayacak.”
TCMB Başkanı Fatih Karahan, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, enflasyonu düşürmek için talebi dengelemeyi amaçladıklarını söyledi. “Sıkı para politikası duruşumuzun sözde kalmadığını, aksiyon aldığımızı belirtmeliyim” diyen Karahan, kamu maliyesinden gelecek desteğin önemine de değindi. “Eş güdüm sadece bu destekle ilgili değil, aynı zamanda yönetilen fiyatlar da önem taşıyor” dedi. Kamu maliyesine ilişkin yapılan açıklamalar olduğunu belirten Karahan, harcamalarda tasarruf tedbirleri üzerinde çalışıldığını ifade etti. İkinci devre ve 2025 içinde dezenflasyon sürecinde destek alacaklarını düşündüklerini vurgulayan Karahan, Merkez Bankası’nın enflasyon hedefinin de yönlendirilen fiyatlar hususunda dikkate alınacağını belirtti.
Karahan, enflasyonun mayıs ayında zirveye ulaşacağı açıklamasına açıklık getirerek, “Mayıs ayındaki zirvenin sebeplerinden biri geçen seneden kaynaklanan baz etkisi. Şu anda yaptığımız hesaplamalara göre, bu baz etkisi ve 25 metreküpün altındaki doğal gaz kullanımının ücretsiz olması hususu da etkili olacak ve mayıs ayından itibaren sonlanacak. Bunların yanı sıra diğer fiyat gelişmeleri de göz önünde bulundurulduğunda, enflasyonun zirvesinin 75-76 civarında olacağını tahmin ediyoruz. Mayıs ayından itibaren ise düşüşe geçecek” şeklinde konuştu.
Karahan, yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 38’e çıkarılmasının nedenini açıklarken, “Talep tahminlerimize göre beklenmedik bir ivmelenme yaşandı. Şubat ayından itibaren enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörüsü varsa, sessiz kalmayacak ve ek sıkılaştırma önlemleri alacağımızı net bir şekilde ifade ediyoruz” dedi.
Karahan, enflasyonist ortamın iç talepten kaynaklandığını vurgulayarak, “Enflasyonu patikamıza uygun bir şekilde düşürmek için gerekenleri yapmaya hazırız. Para politikasında sıkılaşma sağlayarak talepte dengeleme öngörüyoruz. Bu amaçla finansal koşulları güçlü bir şekilde sıkılaştırdık. Bu kararlılıkla birlikte fiyatların dengeye oturacağını, normalleşeceğini ve sonuç olarak enflasyonun düşeceğini öngörüyoruz. Bu sürecin sonucunda enflasyonun azalmasıyla birlikte öngörülebilirlik artacak, tasarruf miktarı artacak ve büyüme çok sağlıklı bir şekilde ilerleyecek. Büyüme hızında bir miktar dengeleme olabilir ancak daha sürdürülebilir, daha sağlıklı bir büyüme dezenflasyonla birlikte gerçekleşecektir” şeklinde konuştu.
Karahan, kur korumalı TL vadeli mevduatın (KKM) döviz karşılığına ilişkin olarak, “Ağustos ayında KKM’nin toplam bakiyesi 140 milyar dolar seviyesindeydi. Şu an geldiğimiz noktada ise bu rakam yaklaşık 70 milyar dolara düştü” dedi.
500 ve bin liralık banknotların durumuyla ilgili soruya ise “Kararlarımızı birçok faktöre bağlı olarak, makroekonomik ve finansal analizlere dayanarak alıyoruz. Tedavüldeki banknot pozisyonunu yakından izliyoruz. Yaptığımız değerlendirmelerin sonucunda, gerekli olduğunu düşünürsek ilgili adımları atmaktan çekinmeyiz” şeklinde cevap verdi.