Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı Hürriyet Köyü’nde Büyükşehir Yasası ile Karacabey Belediyesi tarafından tapulu arazilerine el konulmasına karşı köylüler verdikleri mücadeleyi sürdürüyor.
“Çile çekerek aldık biz burayı, burayı alan hayır görmesin”… Bu sözler, 16 yaşında Bulgaristan’dan Balıkesir’e oradan da Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı Hürriyet Köyüne göç eden ve köye ilk gelenlerden olan Zeynep Candar’a ait. Candar, diğer köylüler gibi emek vererek ve büyük acılar çekerek aldıkları yere el konulmasının üzüntüsü içerisinde.1951 yılında Bulgaristan’dan göç ederek Bursa’nın Karacabey ilçesine yerleşen köylüler, Haydarpaşa Çiftliği olarak bilinen 12 bin dönümlük alanı satın aldılar. 28.5 dönümlük alanı şahsi tarla, 6 bin araziyi ise otlak alanı olarak bıraktılar. 1978 yılında köy statüsüne geçen çiftliğin 6 bin dönümü köylüler tarafından otlak olarak bırakıldı. Bırakılan alanın tapulanması ise köy tüzel kişiliğine bağlı yapıldı. 2012 yılında çıkarılan Büyükşehir Yasası’yla beraber köylünün tapulu alanı ilçe belediyesine katıldı.
Çiftliği ödemek için köyün erkeklerinin ve kadınlarının uzaklara giderek çalıştığını ve köyde cenaze olduğunda cenazeyi gömmek için insan bile olmadığını söyleyen Candar, “Zorlukla cenazeleri gömüyorduk. Erkekler, kadınlar nerede iş buluyorsa orada çalışıyordu çiftliği ödemek için. O günler aklıma geldikçe gece rüyalarıma giriyor. Nasıl satılır buralar?” dedi.Çiftliği ödemek için Ziraat Bankası’na bile borçlandıklarını ve borçlarını ödeyemedikleri zaman patosun ekinlerini biçtikten sonra banka yetkililerinin ekinlerine ve tavuk yemlerine dahi el koyduklarını dile getiren Candar, bütün köylünün çile çekerek aldığı yere el konulmasına çok üzüldüğünü ifade etti.
7-8 yaşlarında köye geldiklerini ve evlerinin bile olmadığını, akşamları karanlıkta oturarak abisiyle kardeşine baktığını söyleyen köy sakini Zeynep Akbay, anne ve babasının çiftliği ödemek zorunda kaldığı için başka köylerde çalıştığını söylüyor. Aç ve tok gezdikleri zaman kimsenin onları aramadığını, çiftliği ödemek için anne ve babalarıyla çok çile çektiklerini anlatan Akbay, “Çocuk yaşta evde tek başımıza kaldık. Yukarıda topladığımız yeşilliklerle yemek yapardık yerdik. Annelerimiz, babalarımız karanlıkta gelirdi eve, dışarıda beklerdik onları, çok korkardık. Çok zor ödedik bu çiftliği meramızı, dağımızı, taş ocağımızı, her tarafını ödedik. O kadar çile çekti bizim anne ve babalarımız şimdi bizim yerlerimiz alınıyor. Hiç razı değiliz buna. Anne ve babalarımız mezardan kalkacak, çok üzülüyoruz.” dedi.
Anne ve babalarının üç kardeşi evde yalnız bırakıp başka köylere çalışmaya gittiğini ve kardeşleriyle beraber aç uyurken anne ve babalarının onları o halde bulduğunu, köyün camisini ve okulunu dere yatağından taşıdıkları kumlarla yaptıklarını sözlerine ekleyen Hüsniye Tunç, anne ve babalarının zorluklarla ödeyerek aldıkları köyün bir başkasına verilmesine razı olmadıklarını vurguladı.Sibel Kahraman/ Bursatanik.com.tr